Hayatınızın bir bölümü gerçekte hiç yaşanmamışsa...
Sevgiliniz, arkadaşlarınız, yaşamınızın içinde hiç var olmamışlarsa...
Ve her şey beyninizin bir oyunuysa...
Ölüm geliyordu..!
Sıkışıp kaldıkları mağarada, sel sularıyla yükselmeye devam eden baraj gölünün yuttuğu binlerce canlıdan birisi olacaklardı az sonra!
Tayga, sevdiğini sardı kollarıyla, onun kokusunu çekti uzun uzun içine. Çareler bittiyse, böyle bir ölümün de keyfini çıkarmaya hazırdı; ancak kulaklarında yankılanan genç kızın kalp çırpıntısı, bu tuhaf keyfini engelledi. Onun yaşadığı travmanın hüznüyle buruktu, çekinerek "Seni seviyorum," diye fısıldadı. Kısa bir sessizliğin ardından "Ben de," diye yanıt veren Zeynep'in alnına değdirdi dudaklarını. "Senden bunu duymak için ölüm gelmeliymiş meğer, olsun!" diyerek, dudaklarını erişilmez sandığı o güzel yüzde gezdirmeye başladı...
Göl, atlastan bir yorgan gibi göz alabildiğince uzanıyordu önlerinde. Mağara deliğinden görünen Pınarbaşı köyü yağmurun kestiği görüş alanının ucunda bir peri ülkesi gibi ulaşılmazken, yükselen suyun vücutlarını sarmaya devam edişi, aslında Azrail'in bedenlerini ele geçirişiydi...
Detay Bilgileri |
Dil | Türkçe |
Basım Tarihi | 2008 |
Yazar | Mehmet Mollaosmanoğlu |
Sayfa Sayısı | 200 |
Kağıt | 2. Hamur Kağıt |
Kapak | Karton |
Basım Yeri | İstanbul |
Baskı Sayısı | 1 |
Ebatlar (YxG) | 14x21 cm |
Isbn No | 9789944291545 |