Gerçeği bir kez bilince onu bulabileceği en uzak yere kadar gitmek niyetinde olduğunu yazı macerasından izlediğimiz Nazan Bekiroğlu, Nun Masalları'nda Osmanlı'ya, Yusuf ile Züleyha'da "kıssaların en güzeli"ne yaslanmış bir mesnevi geleneğine, Cam Irmağı Taş Gemi'de antik dünyaya kadar gitmişti. Bu kez, bildiği gerçeği, onu bulabileceği en uzak yere, Âdem'e kadar inerek arıyor ve mesnevi ile roman arasında biçimlenen bir metin olan Lâ; Sonsuzluk Hecesi'nde Âdem'in insan olarak hikâyesini anlatıyor.
Arapça olumsuzluk edatı olan Lâ'yı, kendiliğinden değil bile isteye kabul bilincindeki olumsuzluk aşaması olarak yorumlayan metin, Âdem'de toplanmış insanlık manasını hikâyenin diline yaslıyor.
"Bir gün Sabâ Melikesi Belkıs'tan, Âdem'le Havva'nın hikâyesini anlamanın bütün bir insanlığın da hikâyesini anlamak manasına geldiğini öğrendim. İnsanın bütün halleri Âdem'de gizliydi ve bütün macera onun hikâyesinde özetlenmişti.
Bu cümleyi yıllarca içimde gezdirdim de bir türlü kalemi elime alamadım, anlatmaya kalkışamadım.
Ne zaman ki, kalmak için değil uğrayıp geçmek için kadem bastığımız, kök attığımız değil kısa bir gölge saldığımız şu dünyada bir cennet sürgünüyle yazgılandığımı anladım ve Kelimeler Kitabı-çift isimler sahifesinde, Âdem'le Havva'nın yanına bir de Habil'le Kabil'i ekledim. O zaman anladım anlatma zamanının geldiğini.
Hikâyenin ismi düştü dilime bir gece: La.
İlla, dedim.
Bir ömür boyu aradığım hece harfinin La olduğunu bildim."
(Tanıtım Bülteninden) Detay Bilgileri |
Dil | Türkçe |
Basım Tarihi | 2011 |
Yazar | Nazan Bekiroğlu |
Sayfa Sayısı | 384 |
Kağıt | Kuşe |
Kapak | Karton |
Basım Yeri | İstanbul |
Baskı Sayısı | 15 |
Ebatlar (YxG) | 14x21 cm |
Isbn No | 9789752638518 |
Alt Lejant | Sonsuzluk Hecesi |