Dostoyevski'nin Sibirya'da cezaevinden döndükten sonra yazdığı roman, yazarın en uzun ikinci romanı olma özelliği taşır. Bununla birlikte yazarın olgunluk döneminin ilk büyük romanıdır. Ölmemiş bir vicdanın sahibini rahat bırakmayacağını mükemmel bir kurguyla okura sunan roman kısa sürede haklı bir üne kavuşmuştur. Fakir bir genç olan Raskolnikov, başarılı olmasına rağmen hukuk fakültesini maddi sebeplerden ötürü yarıda bırakmak zorunda kalmıştır. Parayla ne yapılacağını bilmeyen, insanlık ailesine parazit, aşağılık zenginlerin bol paralı olmasına karşın, toplumun gelişmesine büyük katkılar sağlayabileceklerin para sıkıntısı çekmesinin yanlış bir durum olduğunu düşünmektedir. Bu yanlışlığı düzeltmek üzere yaşlı ve zengin olan bir tefeciyi öldürür. Kimsenin kendisini görmediğini ve geride bir iz kalmadığını bildiği halde, Raskolnikov müthiş bir tedirginlik içine düşer. İnsanlığını, masumiyetini yitirmiştir. En sonunda suçunu itiraf etmeden duramayan Raskolnikov, polise teslim olur ve cezasını çekmek üzere Sibirya'ya gönderilir.
