İnsanoğlu, yüzyıllardır uzayın derinliklerini didik didik inceliyor, yeni keşifler yapıyor, teknolojinin, iletişimin ve bilimin her çeşidini araştırıp öğreniyor ama kendi türüyle sağlıklı ve düzenli anlaşabilme becerisine henüz ulaşmış değil. İnsanın beslenmeye, havaya, suya nasıl ihtiyacı varsa, güzel geçinmeye ve huzurlu yasama da öyle ihtiyacı vardır. Evlenen veya evlenecek olan çiftlere; "Eşinizle güzel geçinmek ister misiniz?" diye bir soru sorsak, herhalde "Hayır" diyen olmaz. Ancak; "Güzel geçinmek için özenli gayretiniz var mı?" diye sorumuzu sürdürsek bu kez, "hayır? cevabını alırız.
Güzel geçinmeyi herkes arzulamasına arzuluyor da bunun için özel bir çaba sarf etmiyor. Güzel geçim dediğimiz kavram kendiliğinden olmuyor. Başta gayret, özveri, sabır ve bilinçlenme gibi fedakârlıklar istiyor.
İnsanların yüzleri ve sesleri birbirine benzemediği gibi, duygu ve istekleri de başka başkadır, farklı ailelerde ve kültürlerde yetişen iki karşı cins insanın birbirleriyle uyum sağlaması ve güzel geçinmesi zannedildiği gibi kolay değil; ama imkânsız da değildir.
