Altında ve üstünde, sırıtan şeytan kafaları bulunan burma bronz ağır kapı tokmağına titreyen ince parmaklarıyla dokunduğunda, korkusu doruğa ulaşmıştı.
Zavallı küçük keşiş kız, o zamana kadar hiç bu kadar yakınma gelmediği o canavarları gördüğünde korkudan ölecek gibi olmuştu.
İçini saran korku o kadar büyüktü ki, anahtarı acemice kilide yaklaştırdığında, alnından terler süzüldüğunün farkında değildi. Birbirine yapışık bezelye tanelerinden daha büyük olmayan dört insan kafatasının, ucunda küçücük bir taç oluşturduğu o ince bronz çubuğu o kadar sıkı tutuyordu ki, genelde fildişi gibi beyaz olan parmaklarında giderek yol yol morumsu sinirler beliriyordu.