Çalar Saat uzun bir uykudan uyanmış gibiydi. Şöyle bir esnedi, gerindi. Gözlerini yavaşça açmaya çalıştı. Ama o kadar yorgundu ki biraz daha uyumaya karar verdi.
Çalar Saat, bir kaç saat sonra tekrar uyandı. Bu uyku ona iyi gelmişti. Kendini daha iyi hissediyordu. "Saat kaç acaba?" diye düşündü. Sonra kendi kendine güldü. "Sorduğum soruya bak. Saatin kaç olduğunu benden başka kim bilebilir ki?" dedi.
Çalar saat saatine baktı. Ama o da ne! Saat çalışmıyordu, durmuştu. Bir zamanlar "tik tak, tik tak" diye çalışan saatten şimdi hiç ses çıkmıyordu. Bir sağa sallandı, bir sola sallandı. Zıpladı... Yuvarlandı. Ama hala bir "tık" sesi bile çıkmıyordu. Çalar Saat yine pes etmedi. Karnını kaşıdı, vidalarıyla oynadı, en sonunda yorgunluktan olduğu yere yığıldı kaldı.